!ktphane.gif (4763 bytes)

19. Sayı

Karar-Eylem Üretimi
ve Bu Ürünlerin
Objektif Güvenilirliği

(Sosyolojide Bilgilenmenin Yeni Bir Öğesi)

Yılmaz Öner

I.) Toplumda, varsayalım ki farklı ideolojik gruplar, yani farklı eylem BİRİMLERİ var.
Ve her grup mantıkçı aklın yani ratio'nun veya İnanç'ın ürünleri olarak anlam yüklediği birtakım ideolojik ÜRÜNLER üretiyor. Bu ürünler Karar Söylem ve Eylem biçimindedir.
I.a) TOPLUM'U, böylece farklı ideolojik gruplar içeren (farklı birtakım ideolojik SÖYLEMLER, EYLEMLEŞEN SÖYLEMLER üreten) BİR ÜRETİM MEKANIZMASI OLARAK düşünelim. (1)
II.) İKTİDAR'daki Grup da böyle ideolojik karar-söylem ve eylem üreten bir mekanizmadır. Ve demokratik toplumda, çoğunluğun TERCİHİ ile seçilmiş bir Grubu temsil eder.
II. a) İKTİDAR NE İÇİN ÜRETİR, Karar-Söylem ve Eylemlerini Demokratik bir toplumda, İKTİDAR çoğunluktaki bir grubun veya grupların ONAYLAMASI için karar üretir, yani KONFORMİST kararları üretir. İKTİDAR tutarlı olmak zorundadır. Yani belirli ideolojik söylemleri ama belli ideolojik amaçlar doğrultusunda TEKRARLAMAK, yani AYNEN YENİDEN ÜRETMEK zorundadır. Kısacası iktidarın söylemleri, birbirini DO/RULAYACAK, çelişkiye düşmeyecek biçimde, kısaca AYNEN Yeniden-Üretilirler. (2) II.b) Bu söylemler KONFORMİST, yani OYLARI kazanılan pek çok grubun ONAYLAMASI beklenen söylemlerdir. Ve bunların AYNEN YENİDEN (veya BİRBİRİNİN TIPKISI GİBİ yeniden) üretilmek zorunda olduklarını yeniden vurgulayalım. II.c) Peki, EGEMENLİ/İNİ sürdürmek-pekiştirmek amacıyla, bu İKTİDAR grubu, birbirinin neredeyse AYNISI olan ideolojik ürünlerini (yani ideolojik söylem veya kararlarını) YENİDEN ÜRETİRKEN, Muhalif grupların ürettiği ideolojik ürünler veya kararlar ya da eylemler ne ROL oynuyorlar? II.d) Bir başka deyişle, İKTİDARIN konformist (AYNEN Yeniden-Ürettiği) KARARLARI karşısında, muhalif grupların zihinsel ürün veya kararları, bu konformist kararların uygulandığı yollara taş koymak eğiliminde değil midir? Kısacası İktidarın konformist karar üretiminde fiilen ARIZA çıkarmak, ENGELLEMEK, fiilen üretime taş koymak istemeyecek midir? Amacı belli bir ideolojinin üretilmesini fiilen SAKATLAMAK (gösteri ve grevler), konformist karar üreten mekanizmayı fiilen ARIZALANDIRMAK demek değil midir? (3) III.) İşte karşımıza şimdi şu soru çıkıyor: Bir üretim mekanizmasının, dolayısıyla ürettiği ürünün, herhangi bir anda fiilen uğradığı veya uğratıldığı ARIZANIN (daha doğrusu RİSK'in)ŞİDDETİ nedir? III. a) Önce şunu belirtelim ki (a) İktidarın görevi, kendisini seçen (TERCİHLEYEN) grupların ONAYLAMASI BEKLENEN (yani konformist veya çoğunlukça kabul gören) KARARLAR üretmektir ve de (b) İktidarın Tutarlı (Çelişiksiz) olma gereği sonucu, bu konformist kararları AYNEN (yani ONAYLANACAK ilkelerden sapmadan, aynı doğrultuda) yeniden üretmektir. III.b) Öte yanda muhalif gruplar, iktidarın bu ısınma süresi sonunda, Konformist biçimde Aynen yeniden üretilmesi öngörülen ürünlere (söylem ya da kararlara veya eylemlere) AYKIRI DÜŞEN YA DA TERS gelen söylem veya kararları yani arızaları üretiyor. Bir zaman birimi içinde bu aykırı karar ve eylemlerden A sayıda üretildiğini düşünelim! Toplumda muhalif grupların ürettiği bu Non-Konformist, yani AYKIRI ya da ARIZA ÇIKARICI karar veya eylemler, İKTİDAR'ın Konformist dediğimiz egemen karar ve eylemleri karşısında yer alıyor. Ve Arıza çıkaran eylemlerin ortaya çıktığı herhangi bir An'da, iktidardan yana olan KONFORMİST eylemlerin ya da kararların K sayısı da azalmak (A aykırı söylem sayısı kadar azalmak) zorundadır! Herkesin bildiği üzere, muhalefet güçlendikçe İKTİDAR'ın söylemleri de zayıflar! Ne kadar zayıflar? Muhalefetin yarattığı arızaların A sayısı kadar zayıflar ve İKTİDAR söylemlerinin sayısı (K-A) düşer! İşte eylemleşen söylemler üreten, gerek KONFORMİSTve gerekse AYKIRI gruplarıyla birlikte, TOPLUM denen, (BÜTÜNSEL SÖYLEM-EYLEM-KARAR) ÜRETME MEKANİZMASININ uğratıldığı veya uğratılacağı ARIZA'nın (yani RİSK'in) Şiddeti, Konformist karar üretimi ardından, A (BİRİM ZAMANDA yaratılan ARIZA) sayısının (K-A) AYNI BİRİM ZAMANDA yaratılan KONFORMİST söylem-eylem sayısına oranıdır ki bu oranı, kısaca L ile gösterirsek L=A/(K-A)dır. III.c) Toplum denen ve İKTİDARIN yönetiminde çalışan ÜRETİM MEKANİZMASI, görüyoruz ki, iktidarın belli bir "ısınma" süresi boyuncu HİÇ AKSAMADAN, HİÇ ARIZA çıkarmadan, yani hep KONFORMİST karar üretimi yaptığı halde, bir süre sonra bir AN'da AYKIRI SESLER çıkarıyor. III.d) Matematiksel düşünce tarzı, bu tanımlamalar çerçevesinde gösteriyor ki Toplum denen ve İKTİDARIN yönetiminde çalışan karar üretim mekanizmasının HİÇ ARIZA çıkarmadan (Yani HEP konformist kararlar üreterek) ÇALIŞMASI işte Bu ARIZA ŞİDDETİ'yle (yani A/K-A sayısıyla) TERS ORANTILI bir olasılıktır! Ve bu olasılığa, Toplumun çalışmasını yöneten İKTİDAR'ın objektif Güvenilirliği ya da YAŞAR-KALMA Olasılığı denir. Üstelik Toplumsal Ürün dediğimiz Karar-Söylem-Eylemlerin Sosyal Bilgi Kazandırma yeteneği de yönetici İktidar'ın bu objektif Güvenilirliği ile ölçülür, bellidir. IV.) İktidar'ın, ürettiği kararlar açısından bu Güvenilirliği yani Yaşar-Kalma olasılığı P ile gösterilecek olursa, işte bu olasılık, matematiksel bir ifadeyle şöyle exponansiyel (üstel) bir fonksiyon rolünü oynamaktadır. P=exp. (-L.t) Burada L, yukarıda (A/K-A)şeklinde tanımladığımız Arıza'nın veya Riziko'nun Şiddetini göstermektedir, t zamanı ise iktidar grubunun karar üretme, kısacası egemenlik süresini ifade etmektedir. Matematiksel kesinleştirmeler ayrıca gösteriyor ki karar üreten iktidar grubunun ortalama ömrü T= l/L olup arızanın şiddeti olan (L) ile ters orantılı oluyor ve o zaman P güvenilirliği de exp. (-t/T)şeklinde ifade ediliyor. Bu değer bize böylece, kazanılan sosyal bilginin (t gibi tarihsel birsüre içindeki) Güvenilirliğini ifade etmiş oluyor. Şimdi burada özetle şunu anlatmış bulunuyoruz:Bir toplumda siyasal kararlar alındığı sürece, iktidarın yaşar-kalma olasılığını, artık polemiklere saplanmaksızın ama bu kararların zaman içinde karşılaştığı riskleri titizlikle saptayarak ölçmek mümkündür. Yeniden şunu da vurgulamalıyım ki, karar-üretme mekanizmasının ürünü dediğimiz "kararların" Güvenilirliği, bu kararların aynen-yeniden üretilme olasılığı anlamına geliyordu. Bu olasılık, üretim ilişkisi kavramanın ardındaki gerçeği açığa vuran bir kavramdır ve İskenderiye Yazıları Dergisinin Mayıs 1998 sayısında sözünü ettiğim Olasılıkçı Determinist bir içerik taşımaktadır. Aynen-Yeniden-Üretilme olasılığından yola çıkarsak, üretilen şeyin (ister maddesel ister karar dediğimiz bir ürün olsun) aynen-yeniden-üretilirken karşılaştığı Arızalar yüzünden kendisinin aynısı olmaktan çıkması, yani kendisiyle özdeşliğini yitirmesi ve de bu yitimin matematiksel ölçüsü, yani arıza şiddeti, üretilen ürünün (madde veya karar-ideoloji olarak) uğradığı değişmenin ölçüsünü de vermektedir ki gerek maddesel doğanın gerekse ideolojilerin evrimi işte bu değişmenin ölçüsüne bağlıdır. V.) Güvenilirlik aslında yeniden-üretilegelen bir ürünün ÖZDEŞLENEBİLME OLASILI/I (yeteneği) anlamına geliyor. Peki, özdeşleşme ne demek? Bu, üretilen (nesnel veya zihinsel) ürünün, bir süreç ya da zaman aralığı boyunca, kendisiyle özdeşlenebilmesi (ıdentifizierbareit) anlamına geliyor. Bu, bir başka deyişle, üretilen ürüne özgü olduğu bilinen (saptanan) sinyallerin, bilvesile algı veya söylemlerin, yine ürüne özgü olduğu varsayılan veya saptanan bir sinyalle "kişileştirilmesi" (teşhis edilmesi) demektir! VI.) İşte ürünün güvenilirliği, ürüne özgü olan belli bir sinyalin bu aidiyet özelliğini (yani ürüne özgü olma niteliğini) objektif olarak KORUMA (bir süreç boyunca aynen yeniden-üretilegelme) yeteneği (olasılığı) anlamına geldiğinden ötürü, aynı zamanda ürünün "kişileştirilme" veya özdeşlenebilme yeteneği anlamına da geliyor. İşte ürünü bu objektif yeteneği, bilgi teorisi açısından, üretilen ürünün objektif BİLGİ KAZANDIRMA (bilgilendirme, bilgi sağlama) YETENE/İ rolünü oynuyor, dolayısıyla tüm bilgi teorilerinde objektif bilgiyi temellendirici köklü bir anlam taşıyor. (Bkz. Olasılıkçı Determinizm, 1995, Spartaküs Yayınları) VI.a) Evet, üretilen ürünün bu objektif karakteristiği, ürün ister maddesel ister zihinsel olsun, bize edineceğimiz bilgiyi kesin ve objektif temellere oturtmak açısından, kaçınılmaz bir KRİTER sağlıyor. VI.b) Peki, yukarıda P ile gösterdiğimiz bu güvenilirliğin tarihsel perspektifi, yani zaman içinde aldığı yol veya çizdiği grafik, bize neyi gösterecek? Bilgilenme tarihinin izlediği yörüngeyi, objektif bilgimizin yürüdüğü kesin çizgiyi, kısaca bilginin geçirdiği evrimi. Evet, ama bu evrimsel sonuca ulaşmak için, önce P güvenilirliğini belirleyen niceliğin, yani ürünün aynen-yeniden- üretilmesini engelleyen, dolayısıyla ARIZA ŞİDDETİ dediğimiz niceliğin, uzun veya kısa, her dönemde ölçülmesi gerekiyor. Türk aydını, polemik yapmaktan vazgeçip bu ölçme titizliğini gösterebildiği ölçüde aydınlığa çıkacaktır! Çünkü bir konuda "aydınlığa çıkmak", söz konusu nesnenin, kısacası üretilen ürünün (objektif olarak) kazandırdığı (yukardaki VI'da sözü edildiği üzere) BİLGİNİN MAXİMAL DE/ERİ'ne ulaşmakla olur ki bunun da, ürünün bilgi kazandırma yeteneği anlamına da gelen P GÜVENİLİRLİ/İ'ni maximal (elverdiğince en üst) düzeyine çıkarmakla mümkün olacağı açıkça bellidir. Yeniden soracak olursak, bu nasıl olacaktır?Toplumda eleştirel veya aykırı (muhalif) gruplarca ortaya getirilen sosyal eleştirilerin (yani iktidarın toplumu çalıştıracak kararları üretme mekanizmasında saptanacak arızaların)şiddetinin elverdiğince azalır duruma gelmesiyle(yani iktidar tarafından böyle değişik bir düzeye indirgenmesiyle) ne kadar azalırsa, bu şiddetle ters orantılı olarak, üretilen kararın P güvenilirliği de o oranda artıyor! Bunu yukarıda IV'te belirtilen P=exp. (-L.t) ifadesi açıkça gösteriyor Başka bir deyişle, iktidarın karar üretme mekanizması, ürettiği kararlarla ne kadar az olumsuz eleştiriye (çelişkiye, arızaya) uğruyor veya uğratılıyorsa, yani yukarıda sözü geçen L=A/(K-A) sayısı ne kadar küçükse, objektif açıdan daha güvenilir, yani çelişkilerden, arızalardan, olumsuz eleştiriden o denli arıtılmış olacaktır. Özetlersek, toplum, iktidarın çelişkisiz (veya olumsuz eleştiriye ya da arızaya uğramayacak türden) karar üretmesi durumunda aydınlığa çıkabiliyor. Ama toplumca özlenen böyle bir duruma yaklaşma eğilimini ve L sayısını her dönemde saptamak ve bununla ters orantılı olan P güvenilirlik fonksiyonunu yukarıda IV'teki şekilde belirlemek gerekiyor. Hep tekrarlayarak vardığımız bu durum, klasik siyaset bilimi kitaplarındaki mit ve ideoloji kavramlarına da açıklık kazandırıyor. (Bkz. Esat Çam. Siyaset Bilimine Giriş. Sf 263 1997) "Mit'in amacı, tıpkı ideoloji gibi, bireylere ve toplumsal gruplara yaşadıkları toplumsal ve siyasal gerçeğin çelişkilerini (Y.Ö. arızalarını, olumsuz eleştirileri) gidermek için (Y.Ö. daha doğrusu azaltmak için) mantıksal bir model kurmaktır. Mit de. ideoloji gibi, bireylerin toplumu anlamalarını ve toplumsal gerçeğe egemen olmalarını (Y.Ö. yani iktidarca gerçekleştirilmek üzere üretilen kararların, birey veya gruplarda güvenilirlik artışına yol açmasını) sağlar." Oysa Mit'in sağladığı güvenilirlik artışı (tersine bir deyişle, olumsuz eleştirilerin azalışı)objektif bir gerçeğe dayanmaz. Ama olumsuz eleştirilerin (arıza şiddetinin) azaldığını kanıtlayan, dolayısıyla güvenilirlik artışını kanıtlayan ideolojiler yaşıyor. 3 Geçen sayımızda tashihli çıkan sayın Yılmaz Öner'in bu yazısını yeniden yayımlıyor, yazarından ve okuyucularımızdan özür diliyoruz. İskenderiye Yazıları Dipnotlar a) TOPLUM, içerdiği tüm ideoloji grupların bir arada karar ürettiği bir Karar-Söylem-Eylem üretme mekanizmasıdır. b) Bu karar-üretme mekanizmasını çalıştıran KUVVET çıkarlar'dır, ama öragütlenme açısından bu kuvvet, çıkarlara ideolojik bir kılıf geçiren İKTİDAR'dır. Ya da tersine bir deyişle, iktidar toplumu (özellikle kendi ideolojisi altında) karar üretmeye çağırır, hatta zorlar. c) İKTİDAR denen ideoloji grubu, TOPLUM denen mekanizmanın böylece karar-eylem üretimini temsil etmiş olmaktadır ama bu temsil işlevi, hiçbir itirazın (muhalefetin) çıkmadığı, yani İKTİDAR'ın Isınma dönemi boyunca sürer. Isınma süresi sonunda işte toplum denen karar-üretim mekanizmasının ürettiği kararlar artık muhalefetin kararlarıyla sakatlanmış, arızalanmış kararlar/ürünlerdir. 1) M. Weber, siyasal partiyi tanımlarken şöyle der: 'Parti, toplumsal ilişkilerin, bir ideolojiye bağımlı olan biçimidir.' Biz diyoruz ki, ideolojiye bağımlı olmak ancak bu ideolojiye özgü kararların sürekli olarak TEKRARLANMASIYLA, dolayısıyla yaygınlaştırılmasıyla mümkündür!.. Şimdi bu ne demektir? Parti, (a) iktidara geçmeden önce kararlarını aynen-yeniden-üretir, (b) ama iktidara, yani uygulamaya geçince, eylemlerini aynen-yeniden-üretir... Tekrarlanmanın önemli özelliği, karaların AYNEN yeniden üretilmesidir. R. Aron örneğin ne diyor? 'Parti bir grubun iktidarı elde etmek ve de KORUMAK amacıyla birleşerek örgütlenmesidir.' Burada birleşmekden amaç, belli bir ideolojiyi paylaşmak ve AYNEN-YENİDEN -ÜRETİLMESİNİ sağlamak yani korumaktır. 2) Peki, ideolojiyi korumak ne ölçüde mümkündür? Evet, koruma imkânı, parti (a) iktidara geçmeden önce ancak ideolojik karaların aynen-yeniden-üretimiyle sağlanır. (b) ama iktidara geçince, eylemleri aynen-yeniden-üretmekle sağlanır. Peki, ister karar ister eylem, iktidarın bu ürünleri ne ölçüde KORUNABİLİRLER, yani AYNEN-YENİDEN-ÜRETİLEBİLİR, yani ne derece Yaşar-Kalıcı olabilirler?(Bkz. Canlıların Diyalektiği. 1978) Bunlar elbette ancak itirazlara direnebildiği ölçüde yaşar-kalıcı olurlar. Bir başka deyişle (iktidarın konformist) üretimini sakatlayan (yani muhalif) kararlar üretilmesine direnebildiği, karşı koyabildiği ölçüde KORUNABİLİR, yaşar-kalıcı olabilirler ki bu, korunacak eylemlerin GÜVENİRLİ/İ anlamına geliyor. 3) İktidarın ürettiği karar veya kararların Arıza'ya uğraması, yani olumsuz eleştirilerle arızalı bir ürün (karar) durumuna dönüştürülmesi, seçilmiş iktidar grubunun muhalif gruplarla Diyalog kurmasıyla meydana gelen Sosyal Etkileşme sonucu ortaya çıkar.

İçindekilere geri dön