20. Sayı
Doğal büyüklükteki bu zürafa, tahtadan imal edilmiş aynı türden diğer hayvanlardan ayıran özellikte, zürafa şeklinde kesilmiş basit bir tahta parçasıdır. Üç veya dört metre mesafeden bakıldığında, anormal hiçbir şey görülmeyen derisindeki her benek, gerçekte, ya bir kapaktan ibarettir ki bu kapağı, bir yanına yerleştirilmiş gözle görülmeyecek kadar küçük bir zıvana etrafında döndüren her seyirci kolaylıkla açabilir; ya da bir nesneden, gün ışığının sızmasına izin veren küçük bir delikten -zürafa ancak birkaç santim kalınlığındadır- veya aşağıdaki listede ayrıntıları verilen farklı nesneleri içeren bir oyuktan ibarettir.
Bu zürafanın ancak tümüyle gerçekleştiğinde, yani beneklerden her biri kendi görevini yerine getirdiğinde hakikaten anlam bulduğuna dikkat etmek gerekir. Bu gerçekleşme çok külfetli olsa bile, külfetli diye daha az imkânlı değildir.
Her ?ey Kesinlikle Gerçekleştirilebilir
Hayvanın arkasında bulunan nesneleri saklamak için onu on metre yüksekliğinde kırk metre uzunluğunda siyah bir duvarın önüne yerleştirmek gerekir. Duvarın yüzeyi tertemiz olmalıdır. Bu duvarın önünde bir çirişotu bahçesi düzenlemek gerekecektir, ki bunun boyutları da duvarınkiyle aynı olacaktır.
Zürafanın Her Beneğinde Bulunması Gereken ?ey
Birincide: Beneğin içi bir saat mekanizmasına çok benzeyen oldukça karmaşık küçük bir mekanizmadan ibarettir. Hareketli dişli çarkların ortasında küçük bir pervane başdöndürücü bir şekilde döner. Tüm bunlardan hafif bir kadavra kokusu yayılır. Benekten uzaklaşınca, zürafanın ayaklarının dibinde, yerde olması gereken bir albümü almalı. Bahçenin bir köşesine oturmalı ve çok sefil ve çok küçük boş alanların onlarca fotoğrafını temsil eden bu albümü karıştırmalı. Bunlar Kastilya'nın eski şehirleridir: Alba de Osma, Tordesillas, Simancas Sigüenza, Cadalso de los Vidrios ve özellikle Toledo.
İkincide: Dışardaki yazının belirttiği gibi öğleyin açmak koşuluyla, kirpikleri ve gözkapaklarıyla birlikte, yuvarı içinden bakan bir inek gözüyle karşılaşılır. Gözkapağı aniden kapanmalı, seyre son vermelidir.
Üçüncüde: Bu benek açıldığında, kırmızı kadife bir zemin üzerinde şu iki kelime okunur: Americo Castro(1)
Harfler sökülebilir olduğundan onlarla olası başka bileşimler yazılabilir.
Dördüncüde: Küçük bir demir parmaklık vardır, tıpkı bir hapishaneninki gibi. Parmaklıktan, Maîtres Chanteurs uvertürünü çalan yüz müzisyenlik hakiki bir orkestranın sesleri işitilir.
Beşincide: Benek açılır açılmaz iki bilardo topu büyük bir gürültüyle düşer. Beneğin içinde, rulo yapılmış, bir iple bağlanmış dik duran bir parşömenden başka bir şey kalmaz; şu şiiri okuyabilmek için parşömen açılmalı:
Aslan Yürekli Richard'a
Koro yerinden mahzene, mahzenden küçük tepeye, küçük tepeden cehenneme, kışın can çekişme törenlerine.
Koro yerinden Ortaçağın zamansız ormanına kaçan dişi kurdun cinsel organına.
Verba vedata sunt fodido en culo et puto gafo, sonsuz ormanda dikilen ilk kulübenin tabusuydu bu, katedralleri yükselten kalabalıkların doğduğu keçi dışkısının tabusuydu bu.
Bataklıklarda dine küfürler yüzüyordu, sakat, duygusuz piskoposların kırbacı altında güruhlar titriyordu, yumurcakları döl rahmine yerleştirmek için kadın cinsel organları kullanılıyordu.
Zamanla birlikte rahibeler yeşeriyordu, kuru taraflarından yeşil dallar bitiyordu, koyunlarına giren erkek şeytanlar onlara göz ediyordu, oysa ki askerler manastır duvarlarına işiyordu ve cüzamlıların yaralarında asırlar kımıldıyordu.
Ilık ilkbahar rüzgârının yardımıyla pek hoş bir dua uğultusu üreten kara kuru rahibeler pencerelerden salkımlar asıyordu.
Kendi payımı ödemeliyim, Aslan Yürekli Richard, fodido en puto gafo.
Altıncıda: Benek zürafayı boydan boya geçer. Böylece delikten manzara seyredilir; aşağı yukarı on metre ötede, çamaşırcı giysileri içindeki annem -Bayan Bunuel- küçük bir ırmağın önünde çömelmiş çamaşır yıkamaktadır. Arkasında birkaç inek vardır.
Yedincide: Alçıyla kirletilmiş eski çantadan basit bir tual.
Sekizincide: Bu benek hafifçe içbükeydir ve çok açık mavi gözlü, tombul gövdeli, derisi güneşten yanmış, tüm masumiyeti ve saflığıyla Danimarkalı genç bir yeniyetme kızın pübisinden alınma çok ince, kıvırcık, sarışın kıllarla çevrilidir. Seyirci kılları tatlı tatlı üflemelidir.
Dokuzuncuda: Beneğin yerinde, kanatlarının arasında ölü kafasıyla kocaman bir karanlık gece kelebeği keşfedilir.
Onuncuda: Beneğin içinde kayda değer miktarda ekmek hamuru. Parmakların arasında yoğrulmaya çalışılır. Çok iyi gizlenmiş ustura bıçakları seyircinin ellerini kana bulayacaktır.
Onbirincide: Domuz sidiktorbasından bir zar beneğin yerini alır. Başka bir şey yoktur. Zürafayı almalı ve Calanda'ya yedi kilometre mesafede, Aragon'un güneyinde "Masada del Vicario" denen yere, başı kuzeye dönük, yerleştirmek için İspanya'ya taşınmalıdır. Zar bir yumruk darbesiyle patlatılmalı ve delikten bakılmalıdır. Çölümsü bir manzaranın ortasında, kireç beyazı, çok yoksul küçük bir ev görülecektir. Kapıdan birkaç metre uzağa, öne bir incir ağacı yerleştirilmiştir. Dipte, çıplak dağlar ve zeytinlikler. Belki o anda evden, çıplak ayak, yaşlı bir çiftçi çıkacaktır.
Onikincide: İsa'nın dikenle taçlanmış başının çok güzel bir fotoğrafı, fakat kahkahalarla güler.
Onüçüncüde: Beneğin dibinde doğanın imal ettiğinden daha büyük, çok güzel, elma kabuklarından bir gül. Erkekorganı kanlı ettendir. Bu gül birkaç saat sonra kararacaktır. Ertesi gün çürüyecektir. Üç gün sonra, kalan kısmından bir sürü kurt ortaya çıkacaktır.
Ondördüncüde: Kara bir delik. Büyük bir sıkıntıyla fısıldanan şu diyalog işitilir:
Kadın Sesi: Hayır, yalvarırım. Donma!
Erkek Sesi: Donacağım, gerekiyor. Sana karşıdan bakamam. (Yağmurun gürültüsü işitilir.)
Kadın Sesi: Yine de seni seviyorum, seni her zaman seveceğim, fakat donma! DON...MA! (Sessizlik).
Erkek Sesi (çok alçak, çok yumuşak): Benim küçük kadavram... (Sessizlik. Boğuk bir kahkaha işitilir.)
Beneğin içinden aniden çok güçlü bir ışık ortaya çıkar. Bu ışıkta, yemlenen birkaç tavuk görülür.
Onbeşincide: Büyük bir pencerenin mükemmel taklidiyle inşa edilmiş iki kanatlı küçük bir pencere. Birdenbire pencereden koyu, beyaz dumanlar çıkar, ardından, birkaç saniye sonra, uzaktan bir patlama. (Duman ve patlama bir topunki gibi olmalıdır, birkaç kilometre mesafeden görülmeli ve işitilmelidir.)
Onaltıncıda: Benek açıldığında iki veya üç metreden Fra Angelico'nun Meryem'e Müjde'si görülür, çok iyi çerçevelenmiş ve aydınlatılmıştır, fakat durumu içler acısıdır: Bıçak darbeleriyle yırtılmış, ziftle yapıştırılmıştır, Bakire Meryem'in yüzü dışkılarla titizlikle kirletilmiş, gözleri iğnelerle oyulmuştur, gökyüzü çok kaba karakterlerle şu yazıyı taşır: Kahrolsun Türk'ün Anası!
Onyedincide: Çok güçlü bir buhar demeti benek açıldığı anda fışkıracak ve seyirciyi korkunç bir şekilde kör edecektir.
Onsekizincide: Beneğin açılması şu nesnelerin kaygı verici şekilde yere düşmesine neden olur: İğneler, iplik, zar, kumaş parçası, iki boş kibrit kutusu, bir parça mum, çok eski bir kart oyunu, birkaç düğme, boş şişeler, Vals tohumları, kare şeklinde bir saat, bir kapı kolu, kırık bir pipo, iki mektup, ortopedik aygıtlar ve birkaç canlı örümcek. Tümü en endişe verici biçimde ortalığa saçılır. (Bu benek, ölümü simgeleyen tek benektir.)
Ondokuzuncuda: Beneğin arkasında, ezici bir ışık altında Sahra Çölü'nü temsil eden bir metre kareden küçük bir maket. Balmumundan on bin küçük papaz öğretim derneği üyesi kumu kaplar, cüppenin altından beyaz önlük çıkar. Isı altında papaz öğretim derneği üyeleri yavaş yavaş erirler. (Yedekte milyonlarca papaz öğretim derneği üyesi bulunmalıdır.)
Yirmincide: Bu benek açılır. Dört tahtanın üzerine yerleştirilmiş, pişirilmiş topraktan on iki küçük büst görülür, Madam..... (2)'i temsil etmektedirler, yaklaşık iki santimetrelik boyutlarına rağmen harikulade iyi yapılmışlardır ve aslına benzemektedirler. Dişlerin fildişinden olduğu büyüteçle görülür. Sonuncu küçük büstün tüm dişleri sökülmüştür.
Luis Bunuel
Fransızcadan çeviren: Işık Ergüden
Le Surréalisme au service de la Révolution, no 6, 15 Mayıs, 1933.
(1) Madrid Ünivesitesi'nde profesör, eski Berlin büyükelçisi.
(2) Adını göremedim.