21. Sayı
İngiltere'de yayınlanan Radical Philosophy dergisi Cornelius Castoriadis'in ölümü
üzerine onu anmak için bir sempozyum düzenledi ve bu sempozyumda yapılan konuşmaları
90. sayısında yayınladı. Castoriadis'i değişik yönleriyle tanıtan bu sempozyumdaki
bilgileri okurlarımızla paylaşmak ihtiyacı duyduğumuz için Türkçe olarak
yayınlıyoruz.
Katılımcılardan Axel Honneth Frankfurt Üniversitesinde felsefe profesörüdür. Edgar
Morin, Paris'teki Bilimsel Araştırmalar Merkezi'nin yöneticisidir. Joe Whitebook ise
halen New York'ta psikanalist olarak çalışmaktadır.
Sempozyum'da Castoriadis'in değişik yönleri tartışıldığı için, ayrıca uzun bir
tanıtım yazısı yazmaya gerek görmedik. Kısaca özetlemek gerekirse, İstanbul
doğumlu olan hemşehrimiz Castoriadis 20. yüzyılın en önemli düşünürlerinden
biridir. 75 yıl süren yaşamı boyunca gelip geçici modalara kapılmamış ve daha çok
öncelik verdiği temel teorik ve pratik konular üzerinde odaklaşarak, kendi içinde
tutarlı ve bütünlük oluşturan bir yol izlemiştir.
Dünyanın moda merkezi olan ve insanlarının modaya düşkünlüğü ile tanınan
Paris'te 1950'li yıllarda çok sayıda Fransız aydını FKP saflarında Macaristan'ın
işgalini savunurken o, Macar Devrimi'ni destekliyor ve işgalci SSCB'yi tüm devrimci
özelliklerini kaybetmiş, yeni bir sınıfın baskı aygıtı olarak görüyordu.
1960'lı yıllara gelindiğinde Daniel Cohn Bendit Castoriadis'in düşüncelerine
kendilerini çok yakın hissettiklerini bir çok kez ifade etmiştir. O'nun düşünceleri
68 hareketinin önderlerine ilham kaynağı olmuştur.
1970'lerde gündemde olan "post-yapısalcılığın", 68 kuşağının
görüşlerini gerilettiğini düşünen Castoriadis'e göre, bu hareket 68'in enkazı
üzerinde ve onu tahrip ederek yükselmiştir.
Castoriadis yaşamı boyunca Marksizmin "resmi" biçimleri, mantıksal
pozitivizim, Lacan düşüncesi, "yapısalcılık",
"post-yapısalcılık", "post-modernizm" vb. gibi birbiri ardına moda
akımları gibi yaygınlaşan yaklaşımlardan kuşku duymuş ve bu yaklaşımlara karşı
daima mesafeli davranmıştır. Kendi düşüncesinin kimliğini geleneksel Yunan
felsefesinde ve Marksist teorideki, toplumu dönüştürebilecek olan "yaratıcı
praxis" düşüncesinde bulmuş ve bu kimliği ölene dek elinden bırakmamıştır.
Düşünürü saygıyla anıyoruz.
İskenderiye Yazıları