22. Sayı
Adorno ve Marcuse İlişkisine Giriş
Esther Leslie
12 Ocak 1969'da Herbert Marcuse, Thodor Adorno'ya, Haziran'da Frankfurt'a geleceğini
yazdı. Bir konferans vermek istiyordu. Bunun küçük ve içten bir toplantı olmasını
dilediğini belirtti ve Kaliforniya Üniversitesi'nden izin alabilmek için resmi bir
davet gönderilmesini rica etti. Bu, Avrupa'da yaz, İtalya'da ders verme ve herşeyden
önemlisi yüzme mevsiminin başlangıcı olacaktı. İki eski tanıdık arasında bir
gerginlik olduğu, Adorno'nun mektupları üzerine el yazısıyla aldığı notlardan
anlaşılıyordu. Adorno, bu deniz ihtiyacının, böylece de Adorno'nun tatilini
Zermatt'taki evde geçirmesini önleme gerekliliğinin, Inge Marcuse'un Frankfurt
teorisyenlerinin kocası üstünde kötü bir etki bırakacağı endişesini gizlemek
için bir mazeret olduğundan şüpheleniyordu. Marcuse'un, irrasyonal eğilimlerin
öğrenci hareketini perperişan ettiğini ve siyah politika tarafından ortaya atılan
meselelerden dolayı, Amerika durumunun daha karmaşık ve tehlikeli bir hal aldığını
teslim ettiği satıra Adorno, heyecanlı bir şekilde "Sonunda farketmeye
başladı!" notunu düşmüştü. (1) Mektubun üzerine karaladığı bir başka
notta, Horkheimer'ın gözüyle, Marcuse'nin Frankfurt konuşması üzerine büyük bir
olay ve "resmi sirk" yaratmanın hiç gerekli olmadığı fikri
yankılanıyordu. Enstitünün, devrimci öğrenci hareketini şenlikli bir şekilde
destekleyen bir platform sağlaması hakkındaki sıkılganlığını gösteren Adorno,
daveti geri çekme fikri üzerine düşünmeye başlamıştı. (2)
Marcuse, Tek Boyutlu İnsan adı altında toplanmış yazıların, Mao Tse Tung, Che
Guevera ve Hu Chi Minh gibi öğrenci devrimci hareketinin peygamberi olacağı
müjdesinin sarhoşluğunda, sarsıntılı Frankfurt sahnesine varmak üzereydi.
Gösteriler ve üniversite binalarının işgalleri sıradan olaylar haline gelmişti.
Hergün yeni bildiriler ve broşürler çıkartılıyordu. Seminerler, politik mitinglere
dönüyor, öğrenci eylem komiteleri dersleri kendileri düzenlemek veya
hazırlanmalarına katılmak istiyorlardı; "Spartaküs Departmanı" denilen bir
grup, sol radikalizm, devrim teorisi (Rosa Luxemburg'tan diğer mihenk taşlarına)
eleştirel ekonomi, otorite ve iletişim ve iş olanakları üzerine alternatif dersler
planlamıştı. Eleştirel Teori'yle kendilerini yetiştirmiş öğrenciler, teorik
eleştirinin pratikte politik eyleme dönmesini istiyorlardı. Bazıları, teorinin,
eylemi frenlediğini ileri sürüyor, bazı öğrencilerle, teori için teori yaptıkları
ve profosörlerinin burjuva toplumu için sol içinden bir açıklama işlevi
görmedikleri için Adornites ve Habermice diye dalga geçiyorlardı. (3) "Otoriter
devletin sol aptalları" olan Frankfurt Schülers, teoride eleştirel, pratikte
konformist olmuşlardı, Aralık ayında sosyoloji öğrencileri tarafından çıkartılan
bir bildiride Horkheimer'ın 1934 tarihli Dämmerung'undan alıntı yapılmıştı:
'Devrimci kariyer insana ziyafetler ve onursal titrler, ilginç araştırmalar ve
uzmanlık maaşlarının yollarını açmaz. Sefalet, utanç, nankörlük, hapis ve
neredeyse sadece insanüstü bir inancın aydınlatabileceği bilinmezliği getirir. '(4)
1969 Mart'ında Dämmerung'un korsan baskısı çıktı ve arka kapağında işgal
edilmiş ve ismi Spartaküs Departmanına değiştirilmiş, kapısı da, üzerinde
kitaptan alıntı yapılmış bir bez afişle süslenmiş sosyoloji departmanının
fotoğrafı vardı: 'Eğer sosyalizm gerçekleştirilemeyecek birşey olarak
görülüyorsa, onu çok daha acil ve kararlı bir şekilde gerçeklik haline getirmek
gerekir'. (5) Frankfurt'ta tartışmalar kızışıyordu. Bazı aktivistler daha da ileri
giderek, alarm taktiklerini kullanmaya başlamışlardı. 1968 Nisan'ında Andras Baader,
Thorwald Proll, Horst Söhnlein ve Gudrun Ensslin iki Frankfurt departmanını
"Vietnam'daki savaşa ilgisizliğini protesto etmek üzere" ateşe verdi. (6)
1968 Ekimi'nin sonunda herbiri üçer yıl hapse mahkum edildiler.
Yüzünü Peçenin Ardına Gizleme
Sosyal Araştırmalar Enstitüsü profesörleri ile öğrenci aktivistler arasındaki
gerilim, 1964 Mayısında, Adorno, Subversive Aktion isimli, durum üzerinden eylem yapan
bir grubun üyeleri olan bazı eylemcilere karşı yasal işlemler yürütmeye
başladığından beri iyiden iyiye artmaya başlamıştı. Bu gençler, üniversite
kampüsüne, üzerinde Adorno'dan alıntılar yaptıkları "Aranıyor" afişleri
asmışlardı: 'Bu dünyayla yapılabilecek hiçbir sözleşme yoktur; ona isyan
ettiğimiz ölçüde onun bir parçası olabiliriz', 'Özgür olduğu yanılsamasına
kapılmış herkes tutsaktır', 'Boş zaman hırsızlığı, organize edilmiş eğlence
olarak sunuluyor'. . . gibi. İlan, analiz ve eylem arasındaki uçurumun dayanılmaz
olduğunu kabul eden herkesin 6 Frankfurt am Main, Kettenhofweg 123'te Th. W. Adorno'yla
temasa geçebileceği şeklinde son buluyor, referans olarak da "Antitez"
veriliyordu. (7) Adorno, isminin gayriresmi bir şekilde kullanılmasına öfkelenmişti.
Ernst Bloch'un öğrencilerinden birini sorumluların isimlerini vermesi için ikna
etmesinin ardından, 2 kişi dava edilmiş ve basın kanunu ihlal etmekten
cezalandırılmıştı. Ancak posterin etkileri bununla kalmadı. Batı Berlin'deki bu
çağrıya, Berd Rabehl ve Rudi Dutschke isminde iki Doğu Alman öğrenciden cevap geldi.
Dutschke, Batı Berlin'deki öğrenci eylemleri teorisyeni olmak üzereyken, Frankfurt'ta
aynı konumda olan Hans - Jürgen Krahl, Adorno'nun doktora öğrencilerinden biriydi.
1967 Eylülünde, Frankfurt'ta yapılan Alman Sosyalist Öğrenci Birliği
(Sozialistischer Deutscher Studentbund, SDS) konferansında, organizasyona ilişkin
anahtar rolündeki konuşmalarından birinde, Dutschke ve Krahl, " şehir
gerillaları" olarak eyleme geçme gerekliliğine vurgu yapılıyordu. Üniversite,
kurumlar ve devlet gücüne karşı savaşın organize edilebileceği yer, şehir
gerillalarının korunağı görevini üstlenebilirdi. Üniveriste, Parlemanto-dışı
Muhalefetin (Auserparlamentarische Opposition ApO) kalesi olmalıydı.
1968 Aralık ayının ilk günlerinden itibaren, içlerinde ders boykotlarının da
olduğu bir dizi protesto gösterisi başladı. SDS aktivistleri, eğitim süresini
azaltmak ve diğer üniversite reformları denemelerini zorluyorlardı. Gösterilerin
çekirdeğini çoğu SDS'li sosyoloji öğrencileri oluşturuyordu. 31 Ocak 1969'da, Krahl
ve bir grup öğrenci işgal etmek üzere sosyoloji departmanına yöneldi. Departmanın
kilitli olduğunu görünce, öğrenciler eylemlerini koordine etmek üzere Sosyal
Araştırmalar Enstitüsüne yöneldiler. Adorno ve Friedeburg polisi çağırdı ve 76
öğrenci tutuklandı. Krahl polis kordonundan sürüklenirken, Adorno ve Friedeburg'a
"Schesskritische Theoretiker" diye bağırdı. O akşam serbest bırakılmayan
tek işgalci oydu. Bu olay ve yankıları, bir sonraki 8 ay boyunca Marcuse ve Adorno'nun
mektuplarının temel konusu olmuştu.
Bir sonraki gün, bazı öğrenciler Krahl'ın serbest bırakılması talebiyle
çılgınca Café Kranzler'e doğru koşuyorlardı. Adorno'nun fikirlerini anlatmak için
sokak taktiklerine başvurması gerekmiyordu. Eleştirel teorinin neden doğrudan politik
eyleme yol açmadığı üzerine sayısız röportaj yapılmıştı ve radyo
istasyonlarından, Adorno'nun "Teslimiyet" ve "Positivizm Eleştirisi"
gibi konuşmaları yayınlanıyordu. Bu arada, Stern'de basılmış Üniversite
Rektörü'nün bir sandalyeyi öğrencilere karşı siper ederken çekilmiş bir
fotoğrafının altında Adorno'nun sözleri yer alıyordu: "Benim ileri
sürdüğüm, düşünce için bir teorik modeldir. İnsanların bunu molotof-kokteyllerle
gerçekleştirmek isteyeceklerini nereden bilebilirdim. " Marcuse ise kendi adına,
"Öğrenci Gösterileri, Toplumun Kendisi Yanında Şiddet İçermez"
başlıklı görüşmeler yapma eğilimindeydi.
25 Mart 1969'da Adorno, Marcuse'e 75 işgalciye karşı suçlamaların
kaldırıldığını haber verdi. Sadece Krahl'ın yargı önüne çıkması gerekiyordu.
Adorno, suçlamaların düşürülmesi için büyük bir baskı olduğunu bildiriyordu ve
Habermas buna olumlu bakma eğiliminde gibi görünürken, Adorno, "bazı kişiler
bombalar ve mermilerle oynarken" eğitmenlik görevlerinin sonuçlarından
korktuğunu kabul ediyordu. (8) Propagandalar ve enstitüye ve üyelerine saldırılar
devam etti. 22 Nisan 1969'da, Adorno tam "Diyalektik Düşünceye Giriş"
dersine başlamıştı ki, anfinin arkalarından bir öğrenci sözünü kesti, bir
diğeri tahtaya şu satırları yazdı: "Wer nur den lieben Adorno last walten, der
wird den Kapitalismus sein Leben lang bewaltan" (Her kim sevgili Adorno'ya güç
verirse hayatının sonuna dek kapitalizmi koruyacak demektir. ) Daha sonra deri ceketli 3
kadın öğrenci öne geldi, Adorno'ya lale ve gül attı, göğüslerini gösterip,
çenesini öpmeye çalıştılar. Sıralarda "Kurum olarak Adorno ölmüştür"
bildirileri uçuşuyordu. (9) Bu eylem öğrenci hareketini bölmüştü çünkü dersleri
tamamen dağıtmak yerine politik tartışma ortamına dönüştürmek gerektiğini
düşünen kişiler vardı. SDS'nin deri-ceket fraksiyonu sadece eylem için eylem
yapıyordu. Ne olursa olsun, bu kadarı Adorno'ya yetmişti ve derslerini bitirdi.
23Mayıs 1969'da Marcuse Frankfurt'a gidemeyeceğine karar verdi. Adorno'ya
Kaliforniya'daki olaylardan dolayı 5 Mayıs tarihli mektubundan beri cevap veremediği
için özür dilediğini belirten bir mektup yazdı. Vali Ronald Reagan ağır silahlı
polisler ve gözyaşartıcı bomba atan helikopterlerle People's Park'tan işgalci
öğrencileri püskürtmeye çalışmıştı. 128 kişi yaralanmıştı. Milli Güvenlik
feshedilmiş, sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti. Bir öğrencinin ölümü bir gece
boyunca kitleleri sokağa döktü. Buna da havadan saldırıyla karşılık verildi.
Baskılar artınca, içinde Marcuse'un San Diego Kampüsünün de bulunduğu Kaliforniya
Üniversiteleri 26 Mayıs'ta toplu eyleme gittiler. Ancak Marcuse üniversitede değildi.
Avrupa'da, kendi davasıyla uğraşmaya başlamıştı. 2 Haziran'da Konkret dergisi
Marcuse'u Eleştirel Teorinin iddialarını gerçekleştirmek isteyenleri, yani
öğrencileri, genç işçileri, metropellerde eziyet çeken azınlıkları ve 3.
Dünya'nın ezilenlerini destekleyen tek "Frankfurt Okulu" temsilcisi olduğu
için kutladı. (10) İki gün sonra, solkanattan bir Berlin Gazetesi Marcuse'un 1950ler
ve belki de 1960'larda Amerikan Gizli Servisi için çalıştığı iddiasını ortaya
attı. (11) Hikaye tarihçi L. L. Matthias'ın kaleminden çıkmıştı. Ortaya komplo
teorileri çıkmaya başlamıştı ve bu kargaşa Marcuse'un İtalya'da yapacağı
konferans turunu yarıda kesmesine neden oldu. 17 Haziran'da, Daniel Cohn-Bendit, Teatro
Elisio'daki Roma konfernasını bazı sorularla kesti:"Marcuse neden burjuvazinin
tiyatrosuna geldin? Herbert, bize CIA'in sana neden ödeme yaptığını açıkla. "
Gazeteler, Marcuse'un tiyatroyu terketmek zorunda kaldığını yazdılar. (12)
Diyalektiğin İptali
Adorno Haziran'da derslerine tekrar başlama girişiminde bulundu ancak birkez daha
derslerin bölünmeden devam etmesinin imkansız olduğunu gördü. 18 Haziran 1969'da,
'Diyalektik Düşünceye Giriş' derslerini dönem sonuna kadar bıraktı. Ertesi gün,
Marcuse, Adorno'nun ağır bir depresyona girdiğini gösteren bir mektup aldı. Enstitü
İşgali ve Üniversitelere devamlı şiddet kullanarak girmekle suçlanan Krahl'ın dava
günleriydi. Adorno ve Friedeburg, izleyiciler ve Krahl taraftarları ile hıncahınç
dolu bir salona şahit olarak çağrılmışlardı. O gün olanları ilk olarak Krahl
anlattı. Bunun bir işgal değil, sosyoloji öğrencilerinin, Ensititü odasında
yaptıkları yasal bir toplantı -ki bu onların en doğal hakkıydı- olduğunda ısrar
ediyordu. Adorno ifadesinde herhangi bir değerlendirme yapmadan sadece olayları
aktarmakla yetindi, polisi herhangi bir hasar meydana gelmemesi için çağırdığını
söyledi. Krahl, neyin ne zaman söylendiğini ortaya çıkarmak için öğretmenini
sorgulamaya çalıştı. Adorno, tatile çıkması gerektiğinden daha fazla delil
sunamayacağını söylediğinde salondan büyük bir uğultu yükseldi. Adorno kürsüyü
terketti ve büyük bir alkışla geri çağrıldı, Krahl, Üniversite'nin ortak
davacısı avukat Erich Schmidt-Leichner'i aileleri kamplarda öldürülen devrimcileri
mahkemeye veren Nazileri ve savaş suçlularını savunmakla suçladı. (13) Birkaç gün
sonra, Cumhuriyet savcısı, Adorno'yu kontrol edemeyeceği bir eyleme (lideri Krahl olan)
alet olmaktan dolayı cezalandırdı. Krahl ise, şiddet kullanarak zorla üniveristeye
girmekten üç ay hapis ve 300 DM para cezasına çarptırıldı. Hapis cezası ertelendi,
paranın da özürlü çocukların ailelerine gönderilmesine karar verildi.
Bu sıralarda Adorno İsviçre'deydi. İtalya konferans turundan dönen Marcuse'den
keyifsiz bir mektup aldı. Marcuse, basında çıkan Roma'daki konferansının öğrenci
olaylarından dolayı kesildiği iddialarına karşı kendini savunmak derdindeydi. Ancak,
daha önemlisi, basında çıkan Horkheimer'ın yaptığı "Adorno'nun ve benim
düşüncemi basitleştirmek ve bayağılaştırmak" suçlamasına karşı kendini
korumak zorunda hissediyordu. Adorno cevabını 28 Temmuz'da bir telgrafla gönderdi
"Max'ı aradım. Spiegel'deki alıntı metinden kopartılmış, yanlış
anlaşılabilir. Olumlu pasajlar kesilmiş. Halkın önünde tartışmadan önce Ağustos
ortasında Zürih'te onunla yüzyüze tartışmalıyım. Samimi dileklerimle. Teddie.
"(14)
Satıraralarını Okumak
31 Temmuz'da Marcuse, Adorno'dan gelen telgrafla bir mektubuna cevap yazdı. Mektubu
okunaksız, harfler çok küçüktü. Marcuse, Adorno'dan mektubu daktiloya çektirmesini
istiyordu çünkü sözlerinin onun için çok önemli olduğunu yazıyordu. Ayrıca, 28
Temmuz'da Spiegel'de çıkmış bir röportajda, Horkheimer'ın düşüncesinden aslında
hiç bahsetmediğine Adorno'nun dikkatini çekiyordu. Ancak kısa notunu bir soruyla
bitirdi: "Eğer Spiegel'deki alıntı o kadar yanlış idiyse, Max neden
düzeltmedi?"(15) Aynı gün, Marcuse, Rudi Dutchke'ye Spiegel'e gönderdiği ve
birkaç yeni sol aktivistlerinin de imzaladığı açık mektuptaki desteğinden dolayı
bir teşekkür mektubu yazdı. Mektup, Marcuse'a karşı yürütülen cadıavını ve
farklı fraksiyonlardan tepkiselcilerin saçmaladığı 'Stalinci' taktikleri kınıyordu.
(16)
Birkaç gün içinde, Adorno Marcuse'e cevap yazdı ve mektubu sekreterine verdi.
Sekreteri 6 Ağustos'ta daktiloya çektiği gün, Adorno ölüm döşeğinde yatıyordu.
Doktorunun uyarılarına rağmen, teleferikle, 3000 metrelik İsviçre dağının
zirvesine çıkmıştı. Kalbi ağrıyodu. Dağdan indikten sonra, alışveriş yapmak
üzere bir ayakkabı mağazasına girdi ve orada 65 yaşında ölümüne yol açacak bir
kalp krizi geçirdi.
Altı ay sonra, 14 Şubat 1970 gecesi, 27 yaşındaki Hans-Jürgen Krahl, Frankfurt'a
giden bir arabanın yolcusuydu. Araba buzda kaydı ve karşı yönden gelen bir kamyonetle
çarpıştı. Kazada Krahl öldü.(17)